Kuruluş amacı, yöntemi, kaynakları çokça tartışılacak Türkiye Varlık Fonu TBMM’den geçti. Türkiye kendine bu fonla yeni bir ufuk açmış oldu. Bütün dünyada devletin “el altında” bulundurduğu ve çok amaçlı kullanılan bu fonlar, Devlet Varlık Fonu (Sovereign Wealth Fund) olarak da adlandırılmaktadır. Kaynağı servet ve refah olan bu fon ülkenin “elini rahatlatacak” bir kaynak niteliğindedir. Haliyle böyle bir fonun kullanımı, şeffaflığı, hesap verebilirliği ve tabii ki performansı hep sorgulanacaktır. Konu sadece büyük yatırımlara kaynak olarak düşünülmemelidir. Bu fon aynı zamanda ülkenin “işlem” yeteneğini arttıracaktır.
Yıllardır bütçe açığı ve cari açıkla boğuşan bir ülke olan Türkiye, sorunun bir kaynak yönetimi olduğunu anlamış bulunmaktadır. Ülke, dış kaynakla ekonomisini büyütme gayretinde. Bu da gelir ve tasarrufla ilgili bir durum. Gelir yeterli olmadığı için tamamı tüketiliyor. Hatta borç-dert yükümlülükler artıyor. Oysa ki tasarruf gerekli ve bu da ülkenin gelirinden yapılıp kullanılmalı. Bir yandan da harcanmalı ki üretim tüketime giderek döngü oluşmalı.
Bütün bu gerçekler, Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin iyileşmesi amacıyla da “Türkiye Varlık Fonu” (TVF) kurulmasını zorunlu hale getirmiştir. Hükümet kanadı, Türkiye Varlık Fonu’nun büyük projeleri finanse etmek için kurulacağını ve tahmini hedefin 200 milyar dolar olacağını beyan ederek çıtayı yüksek tuttuğunu gösterdi. Kuruluş sermayesi 50 milyon TL olan Türkiye Varlık Yönetimi A.Ş., yönetim kurulu, başkan ve üyeleri ile genel müdürü başbakan tarafından atanacak. Bu durum konunun siyasi niteliğini göstermesi açısından önemlidir.
Siyasi iradenin kaynak kullanması, “bütçe gücü” gereği meclis süreçlerini gerektirmektedir. Burada Plan Bütçe Komisyonu bu işlevi üstlenmiş görünmektedir. TVF Yönetimi AŞ ve bu şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, TVF ve kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi olacak. Ancak Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bu konuda büyük tartışma çıkması nedeniyle, AKP, CHP ve MHP’nin ortak öneriyle fonun müfettişlerden oluşan bir komisyonca denetlenmesi kabul edildi. Bu komisyon Başbakan tarafından oluşturulacak. Nihai karar ise Genel Kurul’da netleşecek. Denetim raporu önce Bakanlar Kurulu’na, her haziranda da Plan Bütçe’ye gidecek. Şirket, SPK kapsamında kurumsal yönetim düzenlemelerine uyacak.
Fonun mega projelere finansman temin edebilme yeteneği, piyasalarda dalgalanmaları önleyebilecektir. İstikrar için tasarruflara ve yatırımlara katkı sağlaması ise ekonomiyi güçlendirecektir. Bu durum aynı zamanda kamu borcunu azaltmanın da bir yöntemi olabilir. Haliyle bütün parasal döngünün yönünü etkileyebilecek bu durum faizin de düşmesinde etkili olabilir. Tüketim ekonomisinden bu çıkış, borca dayalı ve dış tasarruflara bel bağlayan modelin aşılması demektir. Türkiye bir an önce bu fonu işletebilmelidir.