1990’ların sonunda F. Fukuyama çok önemli bir kitap çalışması yapıp, bu kitabına da “Güven” adını verdiğinden beridir ki “güven”, diğer üretim faktörleri (Emek, semaye, girişimci,tabiat ve teknoloji. ) arasında sayılmaya başlandı. Böylece en azından üretim için sosyal motivasyon, moral, iş ahlakı ve hevesi de bir üretim faktörü olarak saymaya başladık.
TÜİK Şubat ayı güven endeksini 71,4 olarak açıkladı. Bu rakam 2012’den beri en düşük değer. Bu değerin 100 dolaylarında olması hatta üstünde olması beklenir. Geçen aylara göre de 10 puanın üstünde geriledi. Küresel ekonominin ılıman rüzgarları Türkiye’nin sınırlarına gelince top atışı ve bombardımana maruz kalıyor. Uluslararası iyimserlik konusunda sermayenin daha güvenli bölgesi neresi olabilir? Hal böyle iken, bundan en karlı çıkması gereken ülkelerden birisi olan Türkiye’ye “yağmurlu havada su yok.”
Önce ABD faiz artışı bir stres yaptı. ABD faiz artışının 0,25 puan (25 baz puan) olarak kalması ve zaten ülke düzeyindeki faiz arttırılmaması yönünde bir beklenti oluşturmuş. Faiz artışından oluşabilecek olumsuzluğu bizim gibi ülkeler lehine azaltmış durumda. Ancak gelişmekte olan piyasalar, güvenli liman sayılan bu ülkelerin bu faiz artışı şayiasını dahi hiç sevmiyor. Uluslararası baykuşlar zaten bunun şarkısını uzunca bir süredir söyledikleri için, sular yeniden bulanıyor. Çin’deki düşük büyüme, emtia piyasalarını vurdu, talep düştü. Avrupa Keynes’in konjonktür dönemi için 7-10 yıl söylemine inat bir türlü toparlanamıyor. Birinci 10 yılı devirmek üzereyiz. Krizin Ortadoğu’nun istikrarsızlığı sebebiyle de bir 3 yıl daha toparlanmadan uzak görünüyor. 2000’lerin hızlı büyüyen yıllarına kavuşmak için bir beş yıl daha geçmesi işten bile değil.
İran baskılanan bir ülkeydi ambargo kalktı, yeniden petrol ihracatına başladı. İran eski pazarlarına kavuşmanın derdinde. Piyasalar arz fazlasından memnun, çünkü fiyatlar 30 dolarlar düzeyinde. Rusya ve Brezilya gibi enerji ve emtia ihracatçısı ülkeler ise para akışından yeterince nasiplenemediği için “daralma” yorgunu.
Türkiye 3 aylık yeni hükümetiyle, seçimlerden başarıyla çıkmış bir iktidarı olmasının avantajlarını iyi değerlendirmek istiyor. Her ne kadar gerilim barındıran bir ülke görünümünde olsa da ekonomik göstergelerinin pozitif olması, olumsuzlukları göğüslemesine yardımcıdır.
2016 bütçesinin TBMM süreçlerinin başlaması ve özellikle mali disiplin eksenli yaklaşımların sürmesi ekonominin kontrollü yönetimine örnektir. Maliye politikası kendinden emin, para politikası beklentileri yönetebiliyor. Umudumuz reel kesimde. Her şeye rağmen önemli adımlar, iyi şeyler olacak mesajını içermektedir.