İyimserler bu büyümeyi %30’lara kadar taşırken, herkesin büyük merakla beklediği rakam %21,7 olarak gerçekleşti.
Geçen hafta bütün bu büyümeyi konuştuk. Siyasetin de en önemli politika belgelerinden olan ekonomi verileri daha da tartışılmaya devam edecek. Hafta sonu Orta Vadeli Program açıklandı. Ekonomiler açısından belirsizlik bu kadar yükselmişken Türkiye’nin bu programı oldukça ihtiyatlı bir program olmuş. Göstergelerin tek kısıtı, dünyada bir para sıkışıklığının yaşanması… Başka türlü şimdilik sorun yok. Bugün büyüme rakamlarından sızanlara bakalım.
Her ne kadar fark etmesek de ekonomi kendi mecrasında akıyor. Zorluklar var, jeopolitik riskler var, finansal riskler var, mülteciler var… “Var da var!..” diyecek kadar var. Evet, en önemlisi pandemi var. Şu korona hala bizim için büyük tehdit. Okulları açarken bile, çocuklarımızın öncelikle hasta olmamasını isterken aynı zamanda onların, virüsü taşıma ihtimali ile de endişeliyiz. Bir yanda çarşı pazar açıldı, turizm mevsimi ülkeye gelen giden arttı; hayat normalleşme eğiliminde derken aklımız bizi uyarmaya devam ediyor: Dikkat!..
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın ikinci çeyreğine ilişkin milli gelirdeki artış sonuçlarını açıkladı. Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüyerek son 5 yılın ikinci çeyreğindeki en yüksek artışı kaydetti. Son beş yılın ikisinde ; 2019 -1,7; 2020’de -9,9 küçülme gerçekleşmiş. 2020 yılı, korona önlemleri sebebiyle ekonominin durma aşamasına geldiği bir dönemdi. Bu yüzden onu anlamak mümkün. Bu sene ise kontrollü normalleşmenin yine aynı döneme rast geldiğini dikkat edersek bu büyüme önemli bir aşama olarak görülmelidir.
Her şey bir yana bütün dünyada korona virüs önlemleri hız kesmeksizin uygulandı. Ama artık “yeter!” diyecek aşamadayız. Ülkeler her gün 3-5 dakikada bir koronadan ölüm kayıtları almaya başladı. Bu da özellikle çalışan her üç kişiden ikisinin çalıştığı hizmetler sektörüne darbe oldu. Turizm, eğlence mekanları, kafeler ve lokantalar derhal kapandı. İşsizlik rakamları 4.200. 000 kişi oldu. Ancak normalleşme ile bu rakam yeniden 3.400.000 sayısına geriledi. İşsizlik tam bir sıkıntı. Ve bu kadar kişinin işsiz kalması başta kendisi ve aileleri olmak üzere, çevresi için de ciddi bir sorun anlamına gelmektedir.
Haziran ayındaki normalleşme süreci ile bir anda 800 bin kişinin istihdam imkanları bulması bunun için önemlidir. Ekonomide “paranın dönmesi”, talebin oluşması , refah ve zenginliği getirecektir. O yüzden bu morallerin zinde tutulması önemlidir.
Uzun yıllardır Türkiye’de açılan kapanan şirket sayısı verileri incelendiğinde açılanlar kapanan şirketlerin 10 katı olarak görülmektedir. Bu dinamizm ve iş yapma potansiyeli de ekonomi için bir güçtür. Bu gücün doğru yönetilmesi gerekmektedir. Moral ve ekonomiye güven olduğu sürece bu iyileşmelerin ve büyümenin bütün ekonomiye yansıması yakındır.
Her ay düzenli açıklanan güven endeksleri de bunun önemli bir göstergesidir. Güven endeksleri bu dönemde yine umut verici gelişmeler göstermektedir. Satın alma yöneticilerinin endeksi (PMI) de beklentilere uygun yüksek çıkmıştır. Tek sorunlu veri tüketici güven endeksinden gelmiştir. O da en kırılgan olan endekstir. Yangınlar, mülteci haberleri, hayat pahalılığı ve birbiri ile yarışan usulsüzlük yolsuzluk haberleri bu tüketici güvenini kırmaya yeterlidir.
Moody’s, Fitch, S&P, Goldman Sachs gibi uluslararası derecelendirme kuruluşlarının ve yatırım bankalarının da Türkiye’nin büyüme tahminleri oldukça iyimserdir. Büyüme konusunda 2021 için 7-9 aralığında yapılan öngörü ve beklentiler Türkiye’nin başarabilme kapasitesini göstermesi açısından önemlidir. Elbette bu iyimserliğin ihracattan kaynaklanan yanını da söylememek olmaz. Türkiye 21,7 büyümenin yarısını ihracat artışından sağlamıştır. Ekonomi üretimle, ihracatla düzene girecek. Bunun beraberinde iyileşen istihdam talep ve refah etkisi oluşturacaktır. Türkiye 2021’de beklenenin üstünde bir performans gösterebilir. Bunun da kişilere yansıması 2022 ikinci yarıdan itibaren kendisini gösterecektir. Bu kışı da atlatmak gerek.