İyi bir oyun için, iyi oyuncular ve iyi kurallar gereklidir… Öncelik ve miktar önemli değil. İyi kuralların ve iyi tasarlanmış bir sistemin sonuçlarının da olumlu olması beklenir… Tersi de mümkün elbette! “Zor, oyunu bozar” dediğimiz anlar da mümkün. Kurallar kadar iyi oyuncular, iyi oyuncu kadar iyi kurallar şart. Hangisinin daha önemli olduğu değil “varlığı” önemli. Her ikisi de var olmadıkça birşeyler eksik kalır. Sistem yaklaşımını savunan bir kişi olarak iyi kurallar ve kurumsal yapıların, kaçak ve sızmalara fırsat vermeyeceğine de inanıyorum.
Belirli bir sistem çerçevesinde iyi kuralların çok daha önemli olduğunu görmek adına, bugün yaşananları mercek altına almak gerek. Oyun – oyuncu ve kuralların herbirinin önemi artarken yaşanan ortamda birisinin eksik olması sadece sonucu değil süreci de etkilemektedir.
Futbolla devam edelim. Saha kötü, zemin berbat, hakem tarafgir, seyirci hırçın ama maç güzel: mümkün değil !… “Herşey bir yana ambiyans yeter, ya da herşeyin ötesinde futbolcular tam bir centilmen gibiydi,” dediğimiz maçlar da yok değil. Seyirciye rağmen, hakeme rağmen ya da kaleciye rağmen diye başlayıp sonuca sevindiğimiz maçlar da var elbette. Sonuçta bir güzelliği zedeleyen, hiç akla gelmeyen bir kötülük; bir nağmeyi bir besteyi yok eden bir telin kopuşu gibidir.
Sözü döndürüp dolaştırıp mevcut Anayasa süreci ve TBMM’nin önündeki fırsatlar zincirine getirmek istiyorum. Hemen peşinden “mala davara ne faydası var?” diye sormadan edemedim.
Bir kaldıraç etkisi bekliyorum. Yatırım ve atılımlar adına bir kaldıraç… siyaset ve hukukta bir dönüşüm. Yeniden bir heyecanın ortaya çıkmasını bekliyorum… Bir toplumsal dönüşüm fırsatı bu. Sadece “Hayır!” diyerek çözemediklerimiz arasında bu da yer almamalı. Daha iyisine fırsat verilmeli kapı bu yönde aralanmalı…
Öncelikle ve öncelikle, iyi bir sosyal düzen için iyi kurallar ve kurumlar oluşturmamız gereklidir… Aynı zamanda iyi yönetici, iyi insan, iyi oyuncular yetiştirmeli. Normatif ve pozitif kuralları olan bir toplum kadar; adalet ve hakkaniyet gözeten idareler; ahlaklı, vicdanlı bireyler yetiştirmek önemli… kendi yasasını yüreğinde taşıyan “insan evladı” ve “kitap şuuru” olan bireyler yetiştirmek önemli. Evet bir şey, öyle bir şey ki içinde iyiliğe sevk eden kötülükten uzak tutan bir şey, bir “kural” kişilere yön vermeli. Olmayacak işlerin olmasına fırsat vermeyen kurallar olduğunda, “hangi kitapta yeri var?” diye sorulduğunda; bu kurallar hem harekete geçiren olmalı, hem de engelleyen…
Bugün Türkiye, kural ve oyuncularına bir düzen verme çabasındadır. Sadece Anayasa değil, onunla birlikte siyasi sistem de değişmektedir. TBMM süreçleri sonrasındaki bu süreçte, halk da tam destek verirse, Türkiye’de yeni bir dönem başlayacaktır. Siyaset ve hukuk da baştan aşağıya etkilenecek; yeni kurumlar, yeni kurallar gelecektir. Kurumlar arası iletişim kadar bürokrasi yeniden şekillenecek ve “oyun” yeniden tasarlanacaktır. Bir türlü kazanamadığımız maçlar döneminin sonuna gelinmiştir. Siyasetin ve ekonominin son dakika manevralarının arkasında, değişen kurallara karşı değişmek istemeyen kurumsal yapılar bulunmaktadır. Ancak bu heyecan için, iyi “oyuncuların” da sahada yer alması önemlidir.
Sonuçta iyi ve aydınlık yarınların önü açıktır…
