Adını çoğumuzun “İngiliz Hasta” filmiyle duyduğumuz ve Beyaz karınca olarak da bilinen termitler, 1-2 cm büyüklüğündeki bedenleriyle, en elverişsiz kum ve ağaç içlerine dahi yerleşip, yaşayabilen canlılardır. Dikkate değer olan yanı, özellikle topraktan yaptıkları 7 metreyi bulan kule mekanlardır. Benzeri şekilde bir ağacın içinde hayat sürmeleri de sıkça görülmektedir. Ellerindeki malzemeyi ustaca işleyerek ortaya çıkardıkları bu yapılar araştırmacıların ilgisini çekmektedir.
Termit yuvaları, özellikle tropik bölgelerde sürekli değişen hava şartlarına karşı çok korunaklıdır. Dışarıdan bakıldığında bir kaya görüntüsü vermesine rağmen içi, binlerce karıncanın yolu, hücresi, besin galerisi ve hayat alanı olduğu için mukavemetsizdir. Benzeri şekilde yerleştikleri ahşap mobilyalar da dışarıdan sağlam görülmekle beraber, en küçük bir darbe ya da müdahale ile dağılıp gitmektedir. Bu yazıda termitlerin hayat alanları ve yerleştikleri eşyalar üzerine etkisi terör olgusu ve etkileri ile açıklanacaktır.
Normal bir ekonomik süreci etkileyen her bir kötü gidişat “termit etkisi” oluşturmaya müsaittir. Terörist unsurların çatışma tarafı kadar, lojistiği ve finansmanı da önem taşımaktadır. Devlet karşıtı bu yapıların, terörist faaliyetlere destek amacıyla içini boşalttığı kurumlar kısa sürede yıkılmaya mahkumdur. Yapı dışarıdan sağlam görünecek ancak ilk darbede ya da ilk olumsuzlukta yerle bir olacaktır.
Bu yüzden içine termit girmemiş yapılar değerlidir, güçlüdür, dayanıklıdır. Bu yüzden bırakalım savaşı, barışın bile korunması gereken, bu uğurda kaynak tahsisi istenen, hatta vergilerle düzenli finanse edilen bir alan olması beklenmektedir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları elbette “bardağı taşıran son damla” olayları hariç, arka plandaki dış ticaret, üretim, yeni pazarlar, ticaret yolları ve elbette silahlanma ve silah ekonomisi gibi tetikleyici unsurları peçeleyen; sömürgeci davranışları gizleyen niteliklere sahiptir.
Savaş zamanı kaynaklar silahlanma için kullanılır: Termit etkisi başlamıştır. Ülkeler bütün parasal imkanları savaşa ayırmaları sebebiyle kaynak ihtiyaçlarını para basarak karşıladığından, enflasyonun olumsuz etkilerine maruz kalınmaktadır. Meraklılar için internette küçük bir arama ile “para” destelerini lego niyetine oynayan çocukların, hatta el arabasına doldurulan maaşların veya sobada odun niyetine yakılan para destelerinin resimlerini bulmak mümkündür.
Terör ise savaş kadar düzenli olmayan bir durumu ifade etmektedir. Bu durum mobilyaların içine yerleşen termitlere daha uygundur. Teröre ve terörün ekonomik sonuçlarına ise savaşlara kıyasla daha az önem atfedilmiştir. Ancak bu durum son 20 yıl içerisinde yaşanan terör olayları adam kaçırma, fidye, şantaj gibi yöntemlerin de sıklıkla görülmeye başlanmasıyla değişmektedir..
Son 30 yıl dünyada 20.000’den fazla terör eylemi görülmüş, bu olaylar 100 bin cana mal olmuştur. Bu rakamlara Balkanlardan Ortadoğu’ya, hatta Turuncu devrimlerin olduğu ülkelerin devlet teröründe ölenleri eklenmemiştir. Bunun en önemli sonucu mülteciler sorunudur. Bir de tehlikeli “bilimsel” kisveli deneylerin de buraya eklenmesi, Çernobil gibi, Fukuşima gibi “imal edilen” tesisler “ihmal edilen” önlemler yeni canlara mal olmuştur.
Terörün dili, yöntemleri ve faaliyetleri teknolojik gelişmelerle birlikte çeşitlenmeye devam etmektedir. Sonuçta daha fazla güvenlik için talep edilen önlemler paketi, daha fazla kaynak gerektirmektedir. Başta personelin eğitimi ile X-Ray cihazlarından detektörlere, hatta istihbarat toplanmasına ilişkin kullanılan kaynaklara kadar pek çok teçhizat için para gerekmektedir. Bu durum, termitlerin yuvalarını yapma faaliyetidir. Kaynaklar aktarılmaktadır.
Teröre kurban verilen canlar, yaralanmalar, terörist faaliyeti engelleme çalışmaları, arama – kurtarma faaliyetleri, binalara ve tesislere verilen zararlar da tıpkı bir termit gibi yapıyı içten içe çökertmektedir. Bunların yanı sıra ortaya çıkan “güvensiz bölge” algısı, hem turizm gibi insan dolaşımına, hem de sermayenin dolaşımına engel olacaktır. İlk bomba patladığında hemen iptal edilen otel rezervasyonlarını bu anlamda garipsememek gerekmektedir. Termit bünyeye girmiş ilerlemektedir.
Şimdi şöyle söyleyelim: Bir terör örgütü ki kendine maddi gelir sağlama adına, kendi Vergi Kanunlarını oluşturmuş olsun.. Kamu kurum ve kuruluşlarında yandaş bürokratlar oluştursun. İhalelerini kendi grubuna destek vermeye ikna edilmiş (!) müteahhit ve taşeronlara yönlendirip, bunlardan “bağış” adı altında gelir toplasın… bu durum devlete “ortakçılıktır” ve tıpkı yukarıda sözü geçen termit dediğimiz beyaz karınca etkisi oluşturacaktır.
Bu tür örgütlerin bilinen finans yöntemi, düzenli gelir temellidir: Para ve mal bağışı durursa faaliyet durur. Bu yüzden vergilendirme-cezalandırma da kesilir, Gasp, soygun ve tehditle para toplanır. Fidye alınır, ihaleden komisyon, yerleştirilen her bir personelden pay alınır. Kaçırılan bazı şahısların serbest bırakılmaları karşılığında kendileri veya ailelerinden fidye talep edilir.
Terörün aktif olduğu bölgeye seyahat eden firmalardan tutun da acentalara kadar; yerel yöneticilerden tehditle sağlanan gelirler, hatta büyükşehirlerde gözüne kestirdikleri büyük sanayici, işadamı ve otel sahiplerinden tehdit yoluyla para alınır. Termitler bünyeyi sarmaktadır.
Termitlerin kendi hakimiyet alanına başkaları giremez. Dağların güvenliğinin olmayışı hayvancılığı, şehirlerin güvensizliği toplu yaşamı tehdit ve tahdit edecektir. Kısa vadede bölgeden ve ülkeden ayrılan kişi sayısının artması, uzun vadede sektörlerin üretemez hale gelmesi, başta yatırımların gecikmesi ya da ertelenmesi sonucunu doğururken; tüketim ve tasarruf meylinde görülen değişiklikler ile para tercihinde milli paradan vazgeçip, döviz ve altına yönelişe de yol açacaktır.
Bu itibarla terör aslında devletin varlığını hedef almaktadır. Devasa binaların içine yerleşen bu küçük böcekler misali, devletin içinde farklı bir canlı gruba yaşam alanı oluşmuştur. Özellikle ahşap alanlara giren bu böcekler, göze hoş gelen sevimli mobilyaların içini boşaltıp kolayca parçalanmasına neden olmaktadır. Terör ve unsurları da devlet bünyesinde termitlerin yol açabileceği tahribatı gerçekleştirebilecek canlılardır. Mücadelesi de ona göre olmalıdır.