Eylül 2017 – Ocak 2018 arasında 150 baz puana kadar düşen CDS (Ülke Kredi Risk Primi) ne oldu da 6 ay sonra 600 baz puan seviyelerine yükseldi? 2017’de %7 büyüyüp, 2018’de kur atağı yaşamanın ve risk düzeyinin yükselmesinin çok anlamlı bir yanı yok.
Aslında “Her zorlukta bir kolaylık gizlidir.” tarafından bakılacak olursa ithalatın sınır tanımaz yükselişi bu sayede bir miktar da gemlenmiş oldu. Yıllık 60-70 milyar dolarları bulan cari açık bu dolar patlamasından dolayı, ithalatı azalttı. 2018 sonu ve 2019 itibariyle bolca cari fazladan söz ettik. Artık kurdaki dinginlikten sonra yeniden bir cari dengenin konuşulduğu zamanlar görülebilir.
Turizm Potansiyeli
Cari açıktan cari fazlaya geçmenin en önemli aracı şüphesiz turizm olacak. 52 milyon turist ve 34 milyar dolar turizm geliri aslında 2014 yılında da bu seviyelerde idi, 34,4 milyar dolar. Ancak o dönemde gelen turist sayısı 41 milyon idi. Demek oluyor ki Türkiye bugünkü turizm gelirimi 10 milyon fazladan misafir ağırlayarak karşılamış oldu. “Fiyatlar mı düştü, gelen turiste harcama yaptırmak mümkün olmuyor mu? Ya da harcama yaptıracak etkili seçenekler üretilemiyor mu?” sorularına cevap aramak gerek.
İşin kötüsü, turizmin de bir orta gelir seviyesi vardır. Turist sayısı artar ama gelir artmaz. Ancak Türkiye’nin gecikmeli olarak girdiği bu turizm atılımından bir hamle ile 50 milyar dolarlar seviyesine yükselmesi gerekmektedir.
Turizm diğer bütün sektörler gibi ilk zamanlar tam anlaşılmadı. Mangal ve “suya nazır masa kurmak” olarak başladı. Büyük oteller yoktu. Olanı da “yanına varılmaz türünden idi” Pansiyonculuk yetmedi. Özgünlük oluşturulmadı. Olanı da yılda bir defa ya da ömründe bir kere göreceği turistten “ne kazandın kar” noktasına gelince.. yılları kaybettik. Turizm, derslerde okutulan ve gelişemeyen bir alan oldu.
1980’ler yeni atılımlara fırsat sağladı. Yatak sayısı arttı, teşvikler verildi. Lüx otellerde ağırladığımız turistlerden fazla gelir elde edemedik. Her şey dahil ve ultra seçenekler, hammaliye giderlerini arttırdı. Yerel halkla bütünleşme de olmayınca.. en azından mutfak için üretim yerel kooperatifler marifetiyle de sağlanamayınca… Satın alma yöneticilerinin (PMI) siparişleri ve ufku ile sınırlı kalındı.
Rahmetli Turgut Özal’ın bu konudaki vizyonunu burada dile getirmek gerek. En azından şunu anlattı ki “turizm geliri için, turizm yatırımı” olmalıdır. İyi de oldu başarıldı. Bazı aksayan yönlere rağmen turizm fark edildi. Turizm yatırımları nitelikli turisti çekmede etkili oldu. Turizm noktaları, yaz-kış turizm, kültür turları, kongre turizmi, sağlık turizmi derken bugün 12 ay turizm konuşulmaktadır.
Yatırım olmadan mevcutla olacağı bu kadar. Bağlantısız turlarla elde edilecek gelir de bu kadar.. Otel olmadan, turizm alanları gerekli alt yapı sağlanmadan elde edilecek gelirin sınırlarına gelinmiş bulunmaktadır.
İspanya, İtalya ve Yunanistan ile aynı hatta olup da turizm gelirinden mahrum kalmak sadece bize mahsusu olsa gerektir. Bu biraz sınırın öte yanında çıkan petrolün Türkiye’de çıkmaması gibi bir şeydir. Döviz kazandırıcı işlemler kapsamında bu yatırımların net getirisi yüksektir. Turizmden elde edilen gelir, net gelirdir. İhracatın ithalat bağımlılığı sebebiyle elde edilen net gelir %15-20 seviyelerine kadar düşebilmektedir. Turizm ise net %80 gelir bırakabilmektedir. Şu gelen turizm rakamları sanayi için büyük bir atılım kaynağı olacaktır. Tarıma dayalı sanayiden turizme dayalı sanayiye geçmenin bir yolunu bulmak gerek. Çünkü ihtiyaç duyduğumuz finansmanı turizm gelirlerinden sağlamak mümkündür.
Corona Riski
Çin’de görülen Corona virüsü salgını başta Çin’i etkilemektedir. Ancak Türkiyenin Çinli turist misafiri %1 kadardır. Bu da yaklaşık 500 bin turist demektir. Turizm konusunda bir salgın riskini olması, sorunu küresel düzeye taşıyacaktır. küresel bir sorunda da yerel mücadele önem kazanacaktır. Elbette her ülke kendi önlemini almak, kendi çözümüne odaklanmak zorundadır. Bunun için ülke girişlerinin kontrol altına alınması dahil, her bir önlem ayrı bir önem arz etmektedir. Gelen turist sayısının sınırlanması, sezonun ertelenmesi, fuar kongre etkinliklerinin Nisan sonuna kadar ertelenmesi ilk önlemler olarak görülmektedir.
Otel yoğunluklarının azalması, kalabalık otellerin tercih edilmemesi, bireysel turizmin önem kazanması gündeme gelecektir. Konaklamada butik oteller tercihlerde karavan turizmi yeni dönemde altın çağını yaşayabilir. Ulaşımda mesafeli oturma, geniş mekanlar olması ve ekstra hijyen kuralları yeni maliyetler getirecektir. Kitlesel turizmin bütün ülkeye yayılması yeni fırsatlara da kapı aralayacaktır.