Yangın Haberleri Gelirken
4 Ağustos 2021
“Güven” Endekslerine Güven
28 Ağustos 2021

Çevre Terörü: Yangınlar – Sabotajlar

Ülkemizde yangınlar kontrol altına alındı. Hasar tespit çalışmaları yapılıyor: 60 bin hektarlık bölge yanmış durumda. ilk tespitlerle yaklaşık 85 bin futbol sahası büyüklüğündeki bir alanın yandığı söylenebilir. Geçen haftaki yangınlarda Türkiye’de, son 10 yıldaki yangınlardan daha fazla yer yandı.

Dünyada her yerde yangın var. Son İtalya’daki Sardunya Adasındaki yangınların çıkma nedenleri de bir rapor halinde açıklandı: %96’sının insan kaynaklı olduğu görüldü… İtalya Cumhuriyet Başsavcısı “kundaklama” soruşturması başlattı.

Türkiye yangınları başta turizm, tarım ve enerjiyi hedef almıştır. Bunun anlamı ülkenin gıda krizine girmesidir. Yerleşik hayatın zarar görmesi, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların yerinden yurdundan olması, arıcılık, ormancılık ve seracılığın büyük ölçüde zarar görmesinin başka sonuçları da oluşacaktır.

Türkiye’nin odaklandığı konular ikinci plana düşmüştür. Mavi Vatan, dış politika, güvenlik, FETÖ, Irak, Suriye, Afganistan konularındaki hareketlilik geri planda kalmaktadır. Karadeniz’deki seller ise tamamen devletin konsantrasyonunu buraya yöneltmesine sebep olmuştur.

Her kötü olayda önce şüphelilerin peşine düşülür. Bazen ilk elden tahmin edilen zanlılar, doğru çıkar… Bazen tahmin edilen değildir: Masumlar zarar görür. Suçsuzlar suçlu haline gelebilir.  Eğer bir olay, büyük bir infial oluşturmak için tasarlanmışsa, tepkilerle de olayı büyütüp, tam bir kaos haline getirmek mümkündür. Hedef saptırmalar, masum ve sade vatandaşların mağdur edilmesi, yangının körüklenmesi, kasıtlı yanlış kişi ve kurumları hedef alan açıklamalar, mevcut kötü olaydan daha büyük ve yıkıcı sonuçlara  sebep olabilir. Bu yüzden her olayda öncelikle soğukkanlı değerlendirmelerle, olayların bastırılması, işlerin düzene konulması ve en-nihayetinde yeniden “mevcut normale dönmek” hedeflenir.

Antalya’da başlayan yangınlar da böyle algılandı. Manavgat’taki yangın 28 Temmuz 2021 tarihinde başladı. Sonra Mersin’den Muğla’ya, Uşak, Bolu, Denizli gibi bir hat üzerinden kıyılardan başlamak üzere her taraftan yangın haberi bekler olduk. Halk önce canını, malını; sonra komşularını, köyünü, etraftaki canlı cansız ne varsa kurtarmanın peşine düştü.  Öncelik yangını söndürmekti, öyle de yapıldı.

Bu arada iklim sorunu tamam… Orman Genel Müdürlüğü 2 Haziran’da yangınlara karşı uyarılara başlamış.  Havalar sıcak, kuru dallar ve otlar hakikaten  büyük tehdit.  Tarla açmak, tesis kurmak, arazi elde etmek ya da imar adına bunlar yapılabilir mi, şimdilik asla ihtimal verilmeyen bir durum. Ancak sosyal medyada muhtemel zanlı ve makul şüpheli olarak farklı platformlardan yangınları, ‘Ateşin Çocukları’ adlı PKK inisiyatifinin çıkarttığı iddiasına yer verildi. Buna ilişkin eski görüntüler, örgütün kendi sitelerinde yaptığı haberler ve propaganda materyalleri hızla paylaşıldı.  Tepki büyüktü…

3 gün sonra PKK’nin bir yan kolu olan ve 18 yaş altı çocukları eylem için bir araya getiren oluşuma ait,  sosyal medyada yer alan paylaşımlar birdenbire kesildi. Ya da kestirildi…Yapılan paylaşımların çoğu da silindi. Örgüt bir ölüm sessizliğine büründü. Yangın devam ederken yapılan hatalar daha çok konuşulmaya, ihmal ve kusurlar ön plana çıkartılmaya başlandı. Kimse “Hırsızın hiç mi suçu yok?” demeden, gökyüzünü saran dumandan başlayıp, uçak-helikopter, kazma, çapa, kürek ile devam eden yangınları  söndürme faaliyetlerindeki aksaklıkları konuşmaya başladı.

Türkiye’de muhalefetin bütün bu süreçte odaklandığı konu, yangın söndürmede yaşanan zaafiyetler olmuştur. Üstelik bu yangınlar iktidar – muhalefet mevzusu da değil, memleket mevzusudur. Hal böyle iken iklim etkisi, hava sıcaklıkları ve rüzgarın da ters esmesi, kötü niyetlilerin ve örgütlü kötücüllerin de işine gelebileceğini ihmal etmeyelim.  1990’lı yıllardan beridir bu tür sabotajları elleri titremeden yapanların böyle müsait bir ortamda vicdanlı davranması düşünülemez bile.  Ancak o ilk günlerdeki yangını üstlenen PKK ve yandaşlarının twitlerinin birden bıçak gibi kesildiği, hatta eski sosyal medya mesajlarının dahi silindiğini gördük.

PKK, yangınlar konusunda bir ölü sessizliğine bürünmüş durumdadır. Her daim  “selden kütük kapmak” isteyen bir örgütün bu tavrı da dikkat çekicidir. Şu tekrarlanan yangınlarla birlikte sabotaj ihtimalleri de artmaktadır. Hem makul şüpheli olup hem bu kadar sessizlik hiç de normal değildir.

Haber teyit sitelerinde, “… Fırat Haber Ajansı’nda  sıklıkla Ateşin Çocukları İnisiyatifi’nin üstlendiği eylemlere yer veriliyor. Bu haberlerde “hedeflerin” çoğunun ormanlar gibi doğal alanlar değil, siyasilere ait otomobil, tekne, yat gibi araçlar ile işyerlerinin olduğu görülüyor. Nitekim son yangınlarla birlikte bu ajansta, bazen de Nûçe Ciwan gibi örgütün eylem listesinde  yer alan güncel yangınlara ilişkin bazı haberler yer almıştır.

Nûçe Ciwan’daki “Ateşin Çocukları”ndan Temmuz ayı bilançosu: Faşizm yanıyor!” başlıklı haberde, örgütün Temmuz ayında üstlendiği kundaklama eylemlerine yer veriliyor. İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Gaziantep, Bursa ve Konya’daki çeşitli tekne, fabrika ve tarla kundaklamaları üstlenilmiştir.

Örgütün kendine ait internet sitesindeki 1 Ağustos tarihli açıklamada, orman yangınlarına ve bölgeye işaret eden “üstlenmeler” yangınlar başladıktan birkaç gün sonra yapılmıştır. Örgütün bu davranışı, sürüp giden bir krizden etki devşirme hamlesi de olabilir. Zor günler geçiren ve dağda taşta sıkışıp kalan teröristlerin hiç de başvurmaktan çekinmeyeceği eylemler bunlar.  Örgütlü kötülüğün Terörist elebaşılarından Karayılan, PKK’lı teröristlere 2020’de “Ormanları yakın” talimatı vermişti. PKK bu doğrultuda çok kez ormanları yakmıştır.

Türk devleti açısından odağı kaybettirecek ve birden öne geçecek her tür mevzu memleketin hayrına değildir.  Her gün ilan edilen operasyon haberleri kesilir, ülkeye yönelik güvenlik tehdidi oluşturan güçler ile mücadele sekteye uğrar, düzensiz göçmenler gündemden düşer ve Türkiye bir “Kontrolsüz Devlet” haline gelirse bu en çok “malum şer odaklarının” işine gelir. Yurtdışında bazı çevrelerce, özellikle medya köşelerinden ara ara dile getirilen ülkenin üzerine yapıştırılmak istenen kötü imajına yönelik yakıştırmalar devam etmektedir. Korkarım uluslararası kuruluşların, yasadışı her iş ve eylemine bunlar gerekçe olsun. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Bir de öte yanda fedakarca, kahramanca süren yangın söndürme görüntüleri var. Bu canla başla süren söndürme faaliyetleri insan olmanın, yardımlaşmanın zirveleri olarak ekranlara yansıdı.

Yine de ihmal ve kusurlu bulunan tüm yönetimlere yönelik eleştiriler ve halkın mağduriyetleri görüntülerde bolca yer alması da sosyal medya gündeminden inmedi. Belki en fazla bu yangın zamanında bu kadar dayanışma ve halkın örgütlenerek yangınla mücadelesine yönelik görüntüler gündem olmuştur.  Dayanışma görüntülerinden gurur duyduk.  Halkın birbirinin yarasını sarmadaki hassasiyetini gördük. Herkes  canla başla elinden geleni yaptı. Gurur tablosu olarak izledik.

Gökyüzündeki uçak ve helikopterlerin sesleri hiç bu kadar “gürültücü müjde” olarak algılanmamıştır. Sevinç gözyaşları ile izlenen o yangına müdahale araçları, insanların çaresizliğini aldı götürdü. Ütüne üstlük Manavgat’ta başlayan  yağmurlar ise bir başka sevinç yaşattı. Yangınların şakası yok dikkatle izlenmelidir.

Bir de işin sabotaj ve provakasyon kısmı var ki “sivil plakalı şüpheli araçların ilan edilmesi, “elinde benzin bidonu ile kaçtığı ihbar edilen kişiler” sosyal medyada viral olarak yayılan  video görüntülerinin üstüne kimi vatandaşlara yönelik linç girişimleri… Bunlar gerilimi tırmandırıcı gelişmeler. Şükürler olsun, kötü niyetler karşılık bulmadı, fırsat olmadı. Münferit birkaç olay, tırmanmadan bastırıldı. Bugün nispeten yangın söndürülmüş ve çok sınırlı birkaç kontrollü alandaki  çalışmalardan  söz ediyoruz.

Siyasi iktidar ve belediyelerin yangını söndürme konusundaki  işbirliği, vatandaşın destekleri, yangın bölgeleri için organize edilen yardımlar yine vatandaş dayanışmasının en güzel örnekleridir.

Kaos ortamı, panik hali, güvensizlik provokasyoncuların  en sevdiği hallerdir. Çevre terörüne maruz kalan bir ülke olarak Türkiye henüz zanlı, suçlu, tutuklu, şüpheli bilgisini açıklamamıştır. Resmi açıklamalar yapılmamıştır.  İtalya’daki gibi “kundaklama” soruşturmaları da yapılacaktır. Hele şu duman bir kalksın…

Loading

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.