Türkiye’nin 2017 yılı bütçesi TBMM’ye sevk edildi. Anayasa gereği bütçe, meclis tarafından oylanmadan yürürlüğe girmez. Bütçe oylaması bir tür “güven oylaması” dır. Meclisten bütçesini geçiremeyen hükumet, kendisine güvenilmeyen “para-pul emanet” edilmesi uygun olmayan bir hükumettir. Bu yüzden siyasi iktidarlar var güçleriyle, hazırlamış oldukları harcama listesi ve toplanacak vergilerin meclis sürecinden kazasız geçmesi için çaba sarf ederler. Meclise sunulan bütçenin ilk durağı Plan ve Bütçe Komisyonu’dur. Bu komisyon iktidar ve muhalefet milletvekillerinden oluşur. 55 gün burada bütçe hakkında değerlendirmeler yapılır ve sonuçta komisyon raporları ile birlikte bütçe, TBMM genel kuruluna sunulur. Burada iktidara ve muhalefete mensup milletvekilleri değerlendirmelerini yapar, eleştiri ve katkılarını açık açık beyan ederler ve yıl sonu itibariyle bütçe oylanır ve yasalaşan bütçe 1 Ocak itibariyle yürürlüğe konulur.
Yine böyle bir sürecin başlangıcındayız. Ülkenin son 15 yılına bakıldığında özellikle 2001 krizi dönemi ekonomi adına büyük dersler ve bir o kadar acılar içeren bir dönem olmuştur. Ancak gerçekleştirilen yapısal reformlar ve siyaseten kararlı bir iktidarın varlığı ile mevcut programın uygulaması kolaylaşmıştır. Neredeyse hiç yatırım yapamayan, bütçesinin hemen hemen yarısını faiz ödemelerine ayıran ve sonuçta mevcut yatırımlarını 10 seneye kadar sarkıtan bir ülke durumu bugün artık çok gerilerde kalmış görünüyor. Düzenli ve sürdürülebilir bir vergi politikası harcamaların da istenen şekilde yönlendirilmesinde etkili olmuştur.
2017 bütçesi 645,1 milyar lira ile TBMM’ye sunuldu. Bütçenin gelir tarafı ise 598,3 milyar lira. Bu gelirlerin içinde vergiler 511,1 milyar liralık bir kısmı oluşturmaktadır. Yaklaşık 90 milyar lira vergi dışı kaynaklardan gelir beklenmektedir. 2017 yılı bütçe açığı ise 46,9 milyar TL olarak öngörülmüştür. Açık rakamını geçmiş yıllara göre değerlendirdiğimizde yönetilebilir bütçe açığı politikasının sürdürüldüğü görülmektedir. AB Maastricht kriterleri açısından referans alınan değer milli gelirin %3’üdür. Mevcut bütçe açığı ise milli gelirin %1,9’u seviyesindedir. Bu bakımdan ekonomide mali disiplin uygulamaları devam etmektedir. Mevcut uygulamaların da bütçe disiplininden taviz verilmeyeceğine ilişkin emareleri şimdiden görülmektedir.
Genel Bütçe büyüklüklerine bakıldığında;
Büyümenin %4,4, TÜFE’nin %6,5 olması beklenmektedir. İhracatın 153,3 milyar dolar ve ithalatın da 214 milyar dolar olarak öngörülmesi yeniden ihracatı 5 sene önceki rakamlara taşıma çabasını göstermektedir. Büyük ticari ortağımız AB ülkelerinin krizden bir türlü çıkamamış olması, Rusya ile yaşadığımız talihsiz durum ve akabinde geçen bir yıl ekonomi açısından zorlu bir dönemdir. Son olarak Suriye ile Irak’ta devam eden istikrarsız durum göstergelerin beklenen şekilde gelişmesine de engel olmuştur.
Bütçenin önemli kalemlerinden faiz giderleri 56 milyar lira olarak öngörülmüştür. yaklaşık on yıldır devam eden bu haftalık bir milyar faiz ödemesi dikkat çekicidir. Mevcut faiz değerleri bütçenin değişmez harcama yapısının düzeldiğinin de bir göstergesidir. 2001 krizi döneminde bütçenin yarısı faize giderken uzunca bir zamandır bütçenin %9’u kadar bir ödenek planlanmıştır. Bu da faiz haricinde yapılacak harcamalar için önemli bir kaynak olarak geri dönüş anlamına gelmektedir. Faiz bütçenin ortakçısı gibidir. Bunun geçmişi kötü örneklerle doludur. 2001 krizi öneminde, toplanan her 100 liralık verginin 86 lirası faize giderken, 2017 yılında sadece toplanan 100 liralık verginin 11 lirası faiz harcamalarına gitmektedir. Bu da bütçenin normal bir kamu hizmeti sunması açısından önemlidir.
Yatırım ödenekleri bütçenin %4’lerinden, hatta yatırım yapamayan ülke durumundan %12’lere yükselmiştir ki bunca krizler, siyasi ve ekonomik çalkantıların bol olduğu dönemler için olumlu görülebilecek bir gelişme olduğu söylenebilir. Yatırım ödeneklerinin bir önceki yıla göre %30 oranında artması ise bu konudaki kararlılığa dikkat çekmek açısından önemlidir.
Eğitim ve Sağlık alanındaki gelişmeler bütçeye yansımıştır. Sadece eğitim için bütçenin beşte biri ayrılmıştır. Sağlık harcamaları ile birlikte bütçenin %40 kadarı bu iki kalem için kullanılmaktadır.
Bütçenin iddialı işsizlik ve enflasyon rakamları devam etmektedir. Bölgesel istikrarsızlıklar devam ettiği sürece bu rakamları tutturma riski de devam etmektedir. Ancak bütçe verilerinden de görülen hesabın kış tutulduğudur. Gelişmeler bu rakamların aşılabileceği yönündedir.